Sayı Editörleri: Coşku Çelik, Deniz Parlak, Ecehan Balta, Melda Yaman, Yasemin Özgün
Kapitalizm ile Ataerkinin Kesişiminde Kadın Emeği /Gülnur Acar Savran - Melda Yaman
İşgücü Anketlerinden Türkiye’de Ücretli-Ücretsiz Kadın Emeği Üzerine Gözlemler: 2008 Krizinin Etkileri Senem Oğuz
Bu çalışma Hanehalkı İşgücü Anketlerinin karşılaştırılabilir verileri doğrultusunda
2004-2013 yılları için Türkiye’de ücretli ve ücretsiz kadın emeğinin çeşitli özelliklerini
incelemektedir. Çalışmanın amacı ücretli-ücretsiz kadın emeğini ataerkil kapitalist sistem
çerçevesinde ele alan literatüre işgücü anketlerinden verilerle katkı sunmaktır. Resmi
işgücü istatistiklerinde kadınların ücretsiz ev ve bakım emeğine dair ayrıntılı bilgiler yer
almasa da anket sorularının mikro verileri kadınların ücretsiz ev ve bakım emeği ile ücretli
emeği arasındaki ilişkinin genel bir gözlemine izin verebilmektedir. Bu çalışma temel
olarak 2008 krizinin ücretli ve ücretsiz kadın emeğine etkilerine ve kadınların işgücü
durumlarındaki değişmeye odaklanmaktadır. Bu doğrultuda istatistiklerde işgücünün
dışında, işsiz ve ücretsiz aile işçisi veya ücretli işçi olarak istihdamda kabul edilen kadınların
işgücü durumlarını incelemekte ve çalışma koşulları, iş aramama nedenleri ve krizin bunlar
üzerindeki etkisine dair gözlemler sunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Ücretli ve ücretsiz kadın emeği, kadınların çalışma koşulları, kriz, işgücü
anketleri, ataerkil kapitalizm.
Kesişimsellik ve Tarihsel Materyalizm: Farklı Tâbiyet Formlarının Bütünlüğü Sorunu Sinem Uz - Cihan Özpınar
Bu makale hem toplumsal cinsiyet çalışmalarında hem de kadın hareketlerinde sıklıkla
başvurulan kesişimsellik kavramının tarihsel materyalist perspektiften eleştirel bir
incelemesini yapmaktadır. İlk olarak, kesişimselliğin özellikle de ABD örneğinde güncel
siyasal tartışmalardaki popüler kullanımı hem devlet politikaları hem de ilerici/sol
siyasetlerin söylemleri çerçevesi içerisinde ele alınmıştır. Devamında, ABD’de siyahi kadın
hareketinin toplumsal cinsiyet–ırk–sınıf üçlemesi temelinde oluşan deneyimi üzerinden,
kavramın farklı türden tâbiyet formlarını birlikte düşünme temelinde gerçekleşen tarihsel
gelişimi incelenmiştir. Daha sonrasında, kesişimsellik kavramının teorik sınırları sorgulanmış;
son bölümde ise, kapitalizmin bütünlüğünü vurgulayarak bu sınırları aşmayı öne süren
güncel toplumsal yeniden-üretim feminizminin katkıları ele alınmış ve bu katkılar etrafında
şekillenen sosyalist-feminist strateji tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kesişimsellik, toplumsal yeniden-üretim, toplumsal cinsiyet, ırk, sınıf.
Müştereği Kuran Emek: Patriyarkal-Neoliberal Emek-Değer İlişkilerinde Çatlaklar Demet Bolat
Bu makale İstanbul, İzmir, Ankara Batman ve Fethiye’de kurulan müşterek mekanlarda
gerçekleştirdiğim saha çalışmasına dayanıyor. Makalede, bu müşterek mekanların
tahayyülünden kurulmasına ve sürdürülmesine uzanan kolektif emek süreçlerinde
kadınların nasıl yer aldıklarına ve bu süreçleri nasıl deneyimlediklerine odaklanıyorum.
Böylece bu emek deneyiminin patriyarkal-neoliberal yollarla örgütlenen emek – değer
matrisinde çatlaklar açma biçimlerini ve potansiyellerini açığa çıkartmayı amaçlıyorum.
Yazı, bu doğrultuda ilk olarak kadınların neoliberal çalışma döngüsünde nasıl bedenli
biçimlerde konumlandırıldığına ve insan sermayesinin hangi yollarla değersizleştirildiğine
dair bir tartışmayı içeriyor. İlerleyen bölümde müşterek mekanlarda açığa çıkan otonom
emeğin yarattığı değeri, müşterekleşme değeri olarak kavramsallaştırmayı öneriyorum.
Ardından bu müşterekleşme değeri kavramını, müşterekleşme pratikleri boyunca açığa
çıkaran kadınların kendilerini değerli kılma, güçlenme ve karşıt öznellikler geliştirme
yollarını tartışarak anlaşılır kılmaya çalışıyorum.
Anahtar Kelimeler: neoliberal-patriyarkal emek rejimi, müşterek mekanlar, kendini değerli
kılma, müşterekleşme değeri.
Atölyeden Eve: Fason Üretimin İki Ucundaki Kadınların Sömürü-Güçlenme İkilemi Cansu Tekin
Türkiye işgücü piyasalarında, 2000’li yıllar itibariyle esnek istihdam biçimleri artmıştır.
Yasal düzenlemelerin tam olarak kapsamadığı bu çalışma biçimlerinde ağırlıklı olarak
kadınlar istihdam edilmiştir. Bu çalışma, 2000-2018 yılları arasında imalat sanayinin tekstil
kolunda çalışan kadın işçilerin emek deneyimlerinin, sömürü ve güçlenme bakımından
incelenmesini içermektedir. Ankara’da ev eksenli ve atölyede çalışan kadınların
deneyimleri, derinlemesine mülakat ve katılımcı gözlem ile incelenmiştir. Sonuçta özel ve
kamusal patriarkanın ekonomik krizler ile zaman içerisinde zayıfladığı, ancak örgütlenme
kapasitesinden yoksun oldukları için güçlenmenin gerçekleşmediği görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Ev eksenli çalışma, kamusal ve özel patriyarka, güçlenme, sömürü.
Kapitalist Ataerkinin Ablukasında Kadınların Sınıf Deneyimleri: İzmir Konfeksiyon Sektöründe Üretim Süreçlerinin ve Gündelik Hayatın Cinsiyetçi Yapısı Ayşe Arslan
Birbirinden ayrılamaz olan sınıf ve toplumsal cinsiyet karşılıklı olarak birbirini şekillendirir.
Diğer bir deyişle, üretim süreçleri/sınıf deneyimleri ve ataerkil süreçler/normlar arasında
karşılıklı belirleyici bir ilişki söz konusudur. On dört ay boyunca gerçekleştirilen etnografik
genişletilmiş-alan çalışmasına dayanan bu makale, feminist tarihsel materyalist
perspektiften, sınıf ve toplumsal cinsiyet arasındaki karşılıklı etkileşimleri İzmir konfeksiyon
sektörü örneğinde analiz ediyor. Makale, temel olarak, Türkiye toplumundaki ataerkil
normların, konfeksiyon sektöründeki üretim süreçlerine, çalışma koşullarına, işyerlerindeki
sosyo-kültürel ortam ve gündelik hayata, sınıf-içi ve kadınlar arası ilişkilere ciddi bir biçimde
nüfuz ettiğini gösteriyor.
Anahtar Kelimeler: Kapitalist ataerki, işçi sınıfı, konfeksiyon sektörü, gündelik hayat, kadınların
sınıf deneyimleri.
Feminist Laboratuvarda Bilim, Emek ve Politika Duygu Kaşdoğan
Bilimsel bilgi üretim süreçlerinin modern mekanlarından biri olan laboratuvarlar, kapitalist,
ataerkil ve sömürgeci ilişkilerin yeniden üretildiği alanlardır. Bu makale, günümüzün
hakim bilim dünyasının kıyısında kalarak bu dünyanın bir eleştirisini sunan feminist
laboratuvarları bilim ve politika ilişkileri çerçevesinde inceleyerek bilimin feminist bir edim
olarak yapılabileceğini ve feminist politikanın bilim alanından üretilebileceğini önermekte.
Makalenin ilk bölümü, feminist bilim ve teknoloji çalışmaları literatüründe 1960’lardan bu
yana süren tartışmaları izleyerek feminist bir laboratuvar fikri ve tasarısının bilim kadınlarının
somut deneyimleri ve bilimin feminist eleştirileri ile nasıl ortaya çıktığını tartışmakta. İkinci
bölümde, Kanada’da kurulan bir feminist deniz bilimi laboratuvarı –Civic Laboratory for
Environmental Action Research (CLEAR)– incelenerek bu laboratuvarda bilim ve politika
ilişkisinin feminist değerler üzerinden nasıl kurulduğu ve bu değerlerin farklı pratikler
aracılığıyla nasıl hayata geçirilmeye çalışıldığı anlatılmakta. Bilimsel bilgi üretim süreçlerinin
daha yoğun bir biçimde sermayenin tahakkümü altına alındığı bu dönemde CLEAR gibi
feminist laboratuvarlar örneği üzerinden bilimsel emeği yeniden düşünürken, bu makale
bilimin nasıl, kimler tarafından ve ne için yapıldığı üzerine sürekli düşünmenin önemini
vurgulamakta ve laboratuvarları bilimin müşterek, toplum için yapılan bir pratik olduğu
savunusunu somutlaştırmak için yeniden dizayn ederken feminist politikaya ihtiyacımız
olduğunu göstermekte.
Anahtar Kelimeler: Feminist laboratuvarlar, feminist politika, bilimsel emek, müşterek bilim.
Ataerki ve Din Kıskacında Göçmen Bakım Emeği Gaye Yılmaz
Kadınların özel hayatlarındaki ikincil konumun emek süreçleri ve iş yaşamlarında da hiç
değişmeden devam ettiği bilinen ve çıplak gözle teşhis edilebilen bir durumdur. Bu
gerçekliğe rağmen kadınların belki de onları bu ikincil konumdan kurtaracak en önemli
adımı neden atmadıkları, başka bir deyişle, kadınların politik ve sendikal örgütlenmeye
neden uzak durdukları çoğunlukla karşıtı üzerinden, yani “erkek egemen” varoluş ile
açıklanır. Bu açıklama doğru olsa da, kadınların hangi nedenler/araçlarla bu hegemonyayı
normalleştirdiği sorusunu cevaplamada yetersizdir ve bu çalışmada bu soru üzerinde
durulmaktadır. Bu bağlamda makalede, 2012-2014 yılları arasında Londra, Berlin ve
İstanbul’da yaşayan, 28 farklı ulusal aidiyete ve 10 farklı din/mezhebe mensup 120 temizlik
ve bakım emekçisi kadınla yaptığım derinlemesine görüşmelerden örnekler aktarıyorum.
Çalışma, dinlerin gerçekte ne olup ne olmadığını sorgulamak yerine kadınların dini nasıl
algılayıp, nasıl içselleştirdiğini yine onların söylemleri üzerinden anlamayı amaçlıyor
ve bunu aile, göç, bakım emeği, din ve kadın beşgeni içerisine yerleştirerek ilişkisel bir
yöntemle analiz ediyor. Araştırmanın bulguları, siyasal partiler, işçi örgütleri ve feminist
hareketlere özellikle eğitim çalışmalarında ataerkil kodların yanında kadın ve din ilişkisine
de yer vermelerini öneriyor.
Anahtar Kelimeler: Kadın, göç, din, bakım emeği, örgütlenme.